Stresi yönetmenin yolları hakkında bilgi edinmek mutlu bir yaşamın anahtarı haline geldi. Çünkü günümüzde stres hayatımızın önemli gerçeklerinden biri oldu.
Aciz insanlarız ve yeri geldiğinde strese girmek gibi bir yapıya sahibiz, fakat aynı zamanda güçlü varlıklarız ve bu stresi yok etmenin yollarını keşfedip onları etkin bir şekilde kullanabilecek potansiyele de sahibiz.
Bu iki uç arasında dengeyi yakalayabilmek için size stresi yönetmenin yolları başlığı altında çok etkili, denenmiş yöntemler sunmak istedik, işte başlıyoruz:
1- Stresi Yönetmenin Yolları, Evreni Hatırlama Egzersizi
Evreni hatırlama egzersizini daha önce duydunuz mu veya herhangi bir yerde okudunuz mu bilmiyoruz, ama evreni hatırlama egzersizinin stresi yönetmenin en güzel yollarından biri olabileceğini ifade etmek isteriz.
Evreni hatırlama egzersizi, kişinin evren içerisinde ne kadar küçük bir yer işgal ettiğini hatırlaması üzerine kuruludur, şöyle ki:
- Evrenin ortalama 14 buçuk milyar yıllık yaşını hatırlayın önce ve evrenin bu astronomik yaşına nispeten dünyanın yaşını hayal edin. Bilimsel veriler dünyanın yaşının da 4 buçuk milyar civarında olduğunu söylemektedir. Şimdi de insan evladının yaşını düşünün: İnsanın bu dünyaya ayak basması ortalama 300 milyon yıl önce başlamış olmalı.
Bu rakamın evrenin yaşına nispeten ne kadar küçük olduğunu düşünmek zor olmayacaktır. Zira 300 milyon yıl, 14 buçuk milyar yıla nispeten devede kulak bile değildir.
Şimdi de evren içerisinde dünyanın bir toz zerreciği bile olmadığı gerçeğini fark edin ve bu toz zerreciği olan dünya üzerinde yaşayan 7 milyar insandan sadece biri olduğunuzu tefekkür edin. Sonrasında da bu 7 milyar insanın yüz binlerce bunaltıcı stresinin sadece birkaç tanesinin sizde bulunduğunu hayal edin.
- Bu kadar hayalden ve düşünceden sonra stresinizin ve içinde bulunduğunuz kaygı durumunun azalmaması için hiçbir neden bulunmamaktadır.
Size evreni hatırlama egzersizinin basit bir örneğini sunduk. Bu örnekten hareketle bile aslında kendi kendimize kurduğumuz ve kafamızın içinde büyüttüğümüz kaygıların çok da ciddi olmadığını ve bunların üstesinden gelebileceğimizi düşünmeye başlayabiliriz.
2- Stresi Yönetmenin Yolları, Ölümlü Olduğunu Bilme Egzersizi
Bir filozof “ölümün olduğu bu dünyada aslında hiçbir şey kayda değer değildir” şeklinde bir yorum yapar. İşte ölümü hatırlama egzersizi bu sözde anlatılan derin anlama gönderme yapar.
Fakat stresi yönetmenin yolları içerisinde ölümü hatırlama egzersizinin başka noktalara da dikkat çektiğini bilmeliyiz, şöyle ki:
- Öncelikle dünya içerisinde bulunan bütün canlıların bir şekilde öldüğünü ya da öleceğini, dolayısıyla hiçbir canlının sağ kalmadığını ve kalmayacağını düşünmek bizi diğer bütün canlılarla eşit seviyeye taşır.
Bu anlamda başka varlıkların veya insanların daha huzurlu ve daha müreffeh bir hayat yaşıyor olmaları, aslında geçici bir durumdur. Bu bilişsel bir çarpıtma ve olayları ters yüz etme şeklinde algılanabilir, fakat gerçek bundan ibarettir.
Yanı sıra ölümlü olduğumuzu düşünme egzersizinin, stresi yönetebilmek için bir başka faydası da şudur: Ne yaparsak yapalım eninde sonunda ölümü tadacağımıza göre ve hayatımız son bulacağına göre, dünya telaşesi içerisinde kaygılar ve streslerle kendimizi yıpratmamıza çok da lüzum yoktur.
Bu ve buna benzer ölümle ilgili düşüncelerin hatırlanması, fani olduğumuzu bilecek irfan düzeyine erişmek, hatta bunu iliklerimize kadar yaşamak ve hissetmek, stres ve kaygının bir anda uçup gitmesini sağlayabilir. Çünkü bu farkındalık düzeyi ve bu bilinç seviyesi, her şeyin üstünde bir noktaya ulaşmamızı ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakmamızı sağlayabilir.
3- Stresi Yönetmenin Yolları, Okuma Terapi ve Sızan Kova Hipotezi
Stresi yönetebilmek için oldukça etkili ve işlevsel bir başka yöntemin de “sızan kova hipotezi” ve bu hipotezden kaynağını alan okuma terapi olduğunu söylemek mümkündür, şöyle ki:
Sızan kova hipotezine göre insan beyni bir kovaya benzetilir. Bu kova, altı delik olduğu için yukarıdan su konduğunda her seferinde aşağıdan damlatır ve sızar. Dolayısıyla kovaya her seferinde yeni su konunca, alttaki su da damlar, sızar ve dökülür.
- Buna benzer bir şekilde insan beyni de sızan bir kovaya benzetilir ve belli bir kapasitesi olduğu söylenir. Bu nedenle yeni bilgilerin eski bilgiler üzerinde hakimiyet kurduğu ve onları baskıladığı, aşağı doğru çektiği ve bir nevi yok ettiği var sayılır.
İşte sızan kova hipotezinden hareketle okuma terapiyi gerçekleştirdiğimizde (yani kendimize eğlenceli ve keyif verici eserler bulup okuduğumuzda) beynimiz bu yeni bilgiler ve yeni öğrenmeler neticesinde eski stresli durumlardan vazgeçip onları bir nevi baskılayacak ve sızan bir kovanın su damlatması gibi, eski zararlı ve stres yaratan kaygılı durumlar da yok olup gidecektir.
Bu nedenle okuma terapi son derece işlevseldir ve sızan kova hipotezi ile birlikte düşünüldüğünde oldukça faydalı hale gelebilir.
4- Bakış Açısı Meselesi
Stresi yönetmek söz konusu olduğunda bakış açısını değiştirmek zorunluluğu her türlü karşımıza çıkar. Hakikaten insanların birçoğunun stres kaynağının esasında bakış açısı olduğu bilinir, çünkü bakış açısını değiştirmek adeta stres kaynaklarını aniden yok etmek ve ortadan kaldırmak gibi bir etki oluşturur ve kişinin rahatlaması ile sonuçlanır.
- Bu konuda köle filozof olarak bilinen Epiktetos, “Aslında olumlu ya da olumsuz diye bir kavram yoktur, her olay eşittir, fakat bizim ona bakış açımız olayların olumlu ya da olumsuz algılanmasına neden olur.” demiştir.
Belki Epiktetos gibi bu kadar iddialı bir söylemde bulunamıyız ama Epiktetos’un söylediğinde hakikat payı olduğu da inkar edilemez, zira bir insan bakış açısını değiştirerek stres kaynaklarını kurutup tamamen zararsız hale getirebilir.
Örneğin sizde strese sebep olan ve kaygıyı tetikleyen sebepleri tespit ederek onlar hakkında şöyle düşünebilirsiniz:
- “Ben elimden geleni yaptım ve yapabileceğim her şeyi harfiyen uyguladım, ama bu noktadan sonra hala beni rahatsız eden ve üzen durumlarla karşı karşıya kalabiliyorum. Bu durumda elimden gelen her şeyi yaptığıma göre artık yapabileceğim bir şey kalmadı. Dolayısı ile gereksiz yere stres yükünü sırtlanmama ve omuzlamama, bu şekilde de hayatımı mahvetmeme hiç de gerek yok.”
Bu bakış açısı kolaycılık gibi algılansa da aslında insanı rahatlatan ve huzura erdiren bir yönü bulunmaktadır, çünkü insan elinden geleni yapıp tevekkül ettikten sonra, bir iç huzura ve rahatlatıcı bir duygu durumuna geçmeye başlar. Bunu tetikleyen en önemli faktör de bakış açısı değişikliğidir.
5- Stresi Yönetmenin Yolları, Şükran Uygulaması
Stresi yönetmenin yolları söz konusu olduğunda “şükran uygulaması” gibi güçlü ve etkili bir uygulamayı da göz ardı etmemek gerekir. Şükran uygulaması hakkında yapılan araştırmaları dikkatlice incelediğimizde, bu uygulamanın strese sebebiyet veren faktörleri nasıl hızlı bir şekilde ortadan kaldırdığını görebiliriz.
- Şükran uygulaması şöyle gerçekleştirilir: “Her gün bir iki dakika boyunca, sessiz ve sakin bir yerde gözlerinizi kapatarak sahip olduğunuz nimetleri düşünüp o nimetlere sahip olduğunuz için, içten içe bir teşekkür ve minnettarlık duymalısınız. Dahası eğer içinde bulunduğunuz nimetler size armağan edilmemiş olsaydı ne kadar derin bir keder ve yoksunluk içinde olacağınızı da hesaba katmalısınız.”
Bu noktada sahip olmadıklarınızı düşünerek kaygılanmak ve anksiyete üretmek yerine, sahip olduğunuz güzellikler ve nimetler hakkında olumlu bir şekilde düşünüp onlar hakkında minnettarlık ve şükran duygularıyla içinizi doldurmalısınız.
Bunu her gün birkaç dakika boyunca uygulayabilirseniz ve bu uygulamayı da 21 gün boyunca devam ettirebilirseniz, stresinizi yönetme yolunda ne kadar etkili bir araca ve yönteme sahip olduğunuzu zaten fark etmiş olacaksınız.
Çünkü yapılan ciddi bir araştırmada “şükran ve minnettarlık uygulaması”nı deneyen insanların beyinlerinde daha fazla serotonin ve dopamin salgılandığı ve salgılanan bu mutluluk hormonlarının da kişinin hayatından stresi çekip aldığı kanıtlanmıştır.
6- Bir Hobinin Gücü
Bakış açısından bahsettiğimiz maddede, bakış açımızı değiştirdiğimizde esasında strese de farklı bir gözle baktığımızı ve bu farklı bakış açısının da bizi rahatlatabileceğini söylemiştik.
Aynı şekilde bir hobi edinmek de stresin hayatımızı zehreden ve çekilmez kılan etkilerini minimize edebilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.
Bu anlamda yapılan birçok araştırma, sevdiği işle uğraşan ya da hobisine sımsıkı sarılan insanların hızlı bir şekilde stres yaratan faktörleri unutuverdiği ve onları göz ardı ettiği ortaya konmuştur. Bu bağlamda kendinize bir hobi edinerek bu hobinin etkisi ve gücü ile strese neden olan etkenlerin kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz.
Hobinin bu noktada 2 avantajı bulunmaktadır: İlk avantajı, stresi yönetmek için size bedava bir alet sunacak olmasıdır; ikinci avantajı ise hayatınızın basmakalıp, alelade ve birörnek giden gidişatına bir çeşni, bir renk ve bir şevk katacaktır.
7- Stresi Yönetmenin Yolları, Hareketin Bereketi
Hareketsiz yaşam tarzının üzerimizde kurduğu baskı, esasında stresi tetikleyen bir unsur olarak hayatımıza hep olumsuzluklar akıtır ve negatifliklerle uğraşmamıza sebebiyet verir.
Bu anlamda hareket için tasarlanan ve daima hareket halinde olmak için programlanan bir bedene sahibiz. Bedenimizi hareketsiz bırakıp fabrika ayarlarına aykırı bir şekilde davrandığımızda, bunun bedelini stres ve anksiyete ile ödemek zorunda kalıyoruz.
Bu anlamda hareketin stresi ortadan kaldıran etkili bir mucize olduğunu söylerken boş bir iddiada bulunmuyor ve temelsiz bir sav ileri sürmüyoruz, aksine konuyla ilgili yapılan araştırmalara dayanarak şunu söylüyoruz:
Hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen insanların stres oranı daima hareket halinde olan insanların stres oranı ile karşılaştırıldığında, arada bir uçurum olduğu gözlemlenmiştir. Bu haliyle hareketli bir yaşam tarzına sahip olanların stresi hareketsiz olanlara nisbeten devede kulak bile değildir.
Öyleyse şimdiden tezi yok hayatımıza hareket katmaya, en azından bu bağlamda günde minimum 5000 adım atarak yürüyüşe çıkmaya çalışmalıyız. Çünkü hareket için tasarlanan ve programlanan bedenlerimiz, özellikle yürüyüş esnasında stresi azaltan endorfin ve serotonin gibi nörotransmitterleri salgılayarak hayatımızın kaygı yükünü hafifletmekte ve daha katlanılır hale gelmesini sağlamaktadır.