Kaygı Bozukluğu Artık Çözümsüz Değil!

Kaygı Bozukluğu Niçin Ortaya Çıkar?

Kaygı bozukluğunun sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı uzmanlara göre genetik yatkınlık kaygı bozukluğunun en önemli sebebidir. Bazı uzmanlar ise kişinin yaşadığı olumsuz durumların kaygı bozukluğuna neden olduğunu ifade etmektedir.

• Ancak günümüzde bilimsel çalışmaları ile kendisini ispatlayan Amerikan Psikiyatri Derneği’nin geniş kapsamlı çalışmalarına göre kaygı bozukluğunun 12 farklı başlıkta ifade edilen çok sayıda sebebi tespit edilmiştir.

Yani kaygı bozukluğundan rahatsız olan her kişinin bu hastalığa farklı bir sebeple yakalandığını kabul ederek kişiye özel stratejiler geliştirmek gerekir.

Kaygı Bozukluğunun Psikolojik Belirtileri Nelerdir?

Kaygı bozukluğundan mustarip olan bir kişinin en yaygın biçimde gösterdiği psikolojik belirtiler şöyle sıralanabilir:

• Aşırı ve uzun süren kaygılı ruh halleri vardır. Sebebi tespit edilemeyen endişeler yaşarlar. Herhangi bir olay hakkında konuşulduğunda akıllarına hemen meydana gelebilecek olumsuz durumlar gelir.
• En ufak aksaklıklara bile tahammül edemezler. Sevdiklerine karşı kırıcı davranışlar sergilerler.
• Zararlı alışkanlıklara eğilim görülür. Sigara ve alkol bağımlılığı kaygı bozukluğu yaşayan insanlarda çok daha yaygındır.
• Yoğun ölüm korkusu yaşarlar. Ancak kaygı bozukluğuna sahip kişilerin büyük bir kısmı ölüm korkusunu başka korkuların arkasına gizleyerek yansıtırlar.
• Devamlı tekrarlayan olumsuz düşünceleri vardır. Bir sorunu çözdüklerini düşündükleri halde bir süre sonra aynı meseleye dönerek eski düşünce biçimlerini yeniden sürdürürler.
• Başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten korkarlar. Bu nedenle pek çoğu sosyal fobi sorunu yaşar.
• Sürekli kontrol takıntısı ile boğuşmak zorunda kalırlar. Kapıyı kilitleyip kilitlemediklerinden, faturaları yatırıp yatırmadıklarından asla emin olamazlar. Yaptıkları şeyleri bir ya da birkaç kez kontrol etmek zorunda kalırlar.
• Kendilerini her zaman yorgun hissederler. Dinlenmek için tatil yaptıklarında tatilde çalıştıkları dönemden daha fazla yorulurlar.
• Sıkça geçmiş anılara sığınırlar geçmişi devamlı canlı biçimde yaşarlar.
• Kaygı bozukluğu yaşayanların büyük bir kısmında ciddi uyku problemleri görülür.
• Konsantre olamama, yaptıkları işte dikkatini toplayamama da kaygı bozukluğunun psikolojik belirtilerindendir.

Kaygı Bozukluğunun Bedensel Belirtileri Nelerdir?

Kaygı bozukluğu çeken kişilerin bedenlerinde de ruhsal yapılarını dışavuran çeşitli belirtiler görülür. Bu belirtilerin en yaygın olanları şöyle ifade edilebilir:

• Kaygı durumunda kalp atışı hızlanır.
• Kaslarda ciddi gerginlik olur. Özellikle sırt ve boyun kaslarında kasılmalar görülür.
• Stres hormonu olan Cortisol salgılanır ve vücutta Adrenalin seviyesi yükselir.
• Ellerde titreme ve avuç içlerinde terlemeler olur.
• Göz ve dudak çevresinde kas seğirmeleri görülür.
• Sıcak basması ve sersemlik hissi yaygın belirtiler arasındadır.
• Solunum hızlanır, tansiyon yükselir.
• Kaygı bozukluğu yaşayan kişilerin çok büyük bir kısmında mide sorunları yaşanır.

Kaygı Bozukluğu Olan Bir Kişi Neden Mide Sorunları Yaşar?

Psikolojik sorunları olan insanların büyük bir kısmının mide sorunları yaşamasının sebebi mide bölgesine pompalanan kan seviyesinin düşmesidir.

Kişi kaygılı olduğu vakitlerde beden hemen savunma pozisyonuna geçerek üç bölgeye çok fazla kan pompalar. Bu bölgeler kollar, bacaklar ve beyindir.

Bu bölgelere fazla kan gönderilmesinin sebebi kolların “saldırı araçları” olmaları, bacakların “kaçış için” kullanılabilecek olması ve beynin de süreci “yönetime görevi”dir. Yani kişinin bilinçaltı risk durumundaki her türlü farklı duruma göre kendisini ayarlamıştır.

Tabii bu durumda mide bölgesine yeterli kan akışı sağlanamadığı için vücudun bu kısmı besin ve oksijenden mahrum kalır. Sonuçta kusma, hazımsızlık, reflü ve gastrit vb. belirtiler ortaya çıkar.

İlginizi Çekebilir: Sosyal Fobi Nasıl Yenilir?

Kaygı Bozukluğunun Toplumda Görülme Oranı Ne Kadardır?

Kaygı bozukluğu toplumda zannedilenden çok daha yaygın bir sorundur. Resmi kayıtlara göre toplumdaki insanların yüzde 7’si tedavi gerektiren kaygı bozukluğu ile mücadele etmektedir. Orta düzeydeki kaygı bozuklukları da hesaba katıldığında bu oran yüzde 18’e kadar çıkmaktadır.

Ancak burada ifade edilen veriler sadece sağlık kurumlarının resmi kayıtlarıdır. Psikologlara göre kaygı bozukluğu oranı ifade edilen bu seviyenin çok üstünde olup yaklaşık olarak yüzde 26-28 civarındadır. Yani sokakta gördüğümüz her dört insandan birisi kaygı bozukluğu sorunu yaşamaktadır.

Kaygı Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Günümüzde kaygı bozuklukları şu üç farklı yöntem ile tedavi edilmektedir:

Psikoterapi Yöntemi

Kaygı bozukluğu yaşayan kişi ile uzman bir terapistin güven ilişkisi üzerine kurulmuş görüşmeler yapmasıdır. Tedavi süresi 4 ay ile 8 ay arasında değişir. Her hafta genellikle 2 görüşme yapılır.

İlaçla Tedavi

Bazı antidepresan ilaçların kaygı bozukluğuna iyi geldiği tespit edilmiştir. Doktorun uygun gördüğü ilaçla kişiye destek olması ve onu kaygılı ruh halinden kurtarmaya çalışmasıdır.

Antidepresan ilaçlar etkilerini bir aydan sonra göstermeye başlar. Bu nedenle de ilaçla tedavi yöntemine devam eden kişinin biraz sabırlı olmasında fayda vardır.

Ayrıca toplum içinde antidepresan kullanımına olumsuz bir bakış söz konusudur. Bu yanlış tutma kapılmamak ve antidepresan ilaçların da diğer sağlık sorunlarında verilen ilaçlardan farklı olmadığını kabul etmek gerekir.

Karma Yöntem

Hem psikoterapi görüşmelerini hem de ilaçla tedavi yöntemini bir arada tercih etmektir.

Kısa sürede net sonuç elde etmek isteyen doktorların başvurduğu bir yöntemdir.

Kaygı bozukluğundan mustarip olan hastaların büyük bir kısmı ne yazık ki sabırlı davranıp tedaviyi sonuçlandırmamaktadır.

Kaygı bozukluğu yaşayan kişilerin tedaviye karşı geliştirdikleri bu olumsuz tutum sıkıntının atlatılması önündeki en büyük engellerden biridir.

Bir insan kaygı bozukluğunu kendi çabasıyla yenebilir mi?

Eğer bir kişi bilinçaltının çalışma ilkelerini bilir ve özgüven kazanma metotlarını uygularsa kısa sürede kaygı bozukluğunu yenebilir. Çünkü kaygı bozukluğu sorunu yaşamak her şeyden önce kişinin kendisi hakkındaki yargılarının sonucudur. Bu olumsuz yargıları ortadan kaldırıp özgüven kazanan herkes kaygı bozukluğundan sonsuza kadar kurtulabilir.